19 Temmuz 2012 Perşembe

Özgür Özsoy - Kare Kek ve Ayakkabı Bağcıklarım

Ana sınıfındaki kaçıncı günüm bilmiyorum çünkü 20den sonra sayarken şaşırıyorum o yüzden bu kısma takılmıyorum yani benim için kaçıncı gün olduğunun önemi yok. Zaten burada her geçen gün karizmam çiziliyor, bu bağcık bağlama işini bir türlü beceremiyordum, düşünebiliyor musun taşırmadan boyama yapabiliyorum ama bağcıklarımı bağlayamıyordum. Sabahları annem veya babam akşamları da kreşte kim boşsa kimi zaman genç kızlardan kimi zamanda hizmetli abla bağlıyordu. Diğer herkes çat çat bağlıyordu ve en acıklısı Çağla de kendi bağlayabiliyordu, beni görmesin diye tam çıkacakken tuvalete giriyordum o gittikten sonra çıkıyordum yani daha bir kere bile iyi günler demişliğim yok Çağla'ya.

Bu sabah koştura koştura sınıfıma geliyordum, babam kapıya kadar getirmemişti, bende fırsat bu fırsat deyip bütün gücümle koştum sabahın kör vaktinde, bağcıklarımın çözülmesine rağmen koşuyordum, çizgi filmde ki Road Runner sanıyordum kendimi, aklıma geldikçe hızlanıyordum ta ki bağcıklarıma basıp düşene kadar, yerde boylu boyunca uzanıyordum, artık Road Runner değil rakibi çakal Coyote gibiydim kaybetmiştim, beslenme çantam elimden fırlamış içinden kekim uçmuş gitmişti. Ondan sonra tedavi merasimleri falan olmuştu ama kekim geri gelmemişti.




Çay saatimizde herkes kekini bisküvisini çıkardı bana da öğretmen top kek vermişti, toptan kek mi olurdu kek dediğin kare olurdu çünkü annem keki her zaman kocaman kare yapar sonra da küçük karelere bölerdi. Yüzümden düşen kaç parçaydı sayısını bilmiyorum malum biliyorsunuz sayma konusunda yetenekli değilim. O kadar üzgünüm ki Çağla'nın yanımda oturduğunu görmemişim. Çayıma parmağımı sokarken bardağımın yanında bir parça kek gördüm hem de kareydi, sevinçle kafamı kaldırdım Çağla kekini ikiye ayırmıştı. Bana gülümsüyordu, hangisine sevinsem bilemedim kare keke mi yoksa Çağla'nın bana gülümsemesine mi. Yüzümden düşen parçalar geri gelmişlerdi, bugün sabah olanları gördüğünü ve bağcıklarımı bağlamam gerektiğini söyledi Çağla. Evet Çağla biraz da bilmiş bir kızdı, olsun ben onu öylede severim. Zaten karizma kalmamıştı bağcıklarımı bağlamayı bilmediğimi söyleyiverdim, erkeklik karizma gibi şeyler şu andan itibaren bana çok uzaktılar. Çağla, akşam çıkışta yine çişim geldi diye ortadan kaybolmazsam bağcık bağlamayı öğretebileceğini söyledi, demiştim bilmiş kız diye. O gün gerçekten çişim geldi çünkü heyecanlanmıştım. Çağla bana bağcık bağlamayı gösterdi ama heyecandan anlamadım ama anlamış gibi yaptım. O gün eve gidip ablamı annemi ve babamı bu iş için seferber ettim saatlerce antremandan sonra artık profesyonel bir ayakkabı bağcığı bağlama ustasıydım.

Artık çıkışlarda Çağla'ya bakarak bağcıklarımı bağlıyordum, yani o kadar iyiydim ki bağcıklarıma bakmadan bağcık bağlayabiliyordum.


Yazar: Özgür Özsoy

Beğendiyseniz paylaşıp daha çok kişinin okumasında bize yardımcı olur musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder