17 Temmuz 2012 Salı

Erkan Yaman - Sarhoş İstiklâl


“Gel, ne olursan ol gel” lafı sanki bu caddenin ağzından çıkmış gibiydi. Binlerce insan bir nehir gibi gürleyerek akıyordu; bir aşağı, bir yukarı.

“Aşkım, bu gece Hamam’a gidelim mi?”


“Was essen wir?[1]”


“Allah rızası için yavrum”


“Acıma şuna ya…”

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”

“Fenerbahçe, sen çok yaşa!”

“Hahahahahah”

…ve daha milyonlarca söz göremediğimiz biçimde havalanıyordu bu caddeden. Bir baştan bir başa şarkılar, sloganlar, kahkahalar, kavgalar… Duyduklarınız kadar duymadıklarınıza da kulak kabartırsanız eğer, kafayı yemek üzere olduğunuz hissinize kapılabilirsiniz ve buna rağmen bana eşlik etmek isterseniz, böyle buyurun lütfen.

“Aşkım, bu gece Hamam’a gidelim mi?”

Bu lanet adamın şu iğrenç kokusundan nefret ediyorum. Hamam lafını da kafasına koca bir taş gibi fırlattım ama nato kafa nato mermer. Adımı annem Gül koymuş, misler gibi kokuyorum diye de bilmez evde hasta-yatalak beni beklerken, bu gülü hangi ayıların kopardığını. Şimdi damara bağlamanın manası da yok değil mi?

Karşılığını da fazlasıyla alıyorum zaten. Bunlara üç beş takılıp biraz güven verince kendi saçtıklarından fazlasını yükte hafif pahada ağır şeylerden götürüyorum. Sonra da eşine bir ipucu bırakıp çekiliyorum. Bak bak, şu Almanlar da fena sayılmaz.

“Was essen wir?”

Esasında tam da buraya Cemal’in öğrettiği Osmanlı tokatı ne güzel de yakışırdı ama sabret Simon. Sabret! “Kebap?” Berlin’de yeteri kadar Türk görmemişiz gibi bir de yerinde ziyaret edelim diye tutturmuşluğu yetmiyormuşcasına sabahtan beri 5N 1K soruları soruyor. Türk hamamına gittik, kebabını da yeriz.
Şimdi ben bu Adam’ı, bu kalabalığın içinde bırakıp gitsem. Hmmmm… Mesela şu esmer kızın peşine takılsam, yanındaki şişman adamdan kurtulup içip eğlensek fena mı olur? Asla! Çekil yolumdan kadın!

 “Allah rızası için yavrum”

En kısa sürede en azından birkaç cümle İngilizce, Almanca bir şeyler öğrensem fena olmaz. Burada bizimkiler kadar el alemin gavuru da kaynıyor bayağı. Senin yıllar önce lisede öğretmeninle yaşadığın aşkın patlak verince, bütün gazeteler bu haberi büyük puntolarla yazıp haber edince, ailen seni başından defedince, devlet korumak bir yana kötülük ettikçe kaçıp geleceğin yer burası olur tabi. Şimdi o okulda öğrenmediğin iki çift cümleyi burada kullanmak istersin de kaç yazar? Orda öğrenemediklerimin gerçek hayatta karşılığının olmayan faydasından bahsedenlere ibretlik miyim neyim? “Bir ekmek parası.”

Vallahi sıkıldım. Bugünlük bu kadarı kafi gibi sanki. Gel bakalım benim küçük değerli bohçam. Bu gece nereye gidiyoruz? Dur bakalım. Önce şu paçavralardan kurtulalım, sonra bütün gece karşımda oynayan kadınları bana izleten Hamam’ın suyuna bir dalarız ki… “Allah razı olsun”

“Acıma şuna ya…”

Kaç kere söyledim, dilencilere verdiği parayla onlara bizden birer bira ısmarlıyorsun diye. O bira benim hakkımdı. Şimdi bu kadın şıkır şıkır gelirmiş, benim bira hakkımı benim karşımda lıkır lıkır içermiş. Ben de iyice kafayı yedim vallahi.

Ohhh giyinmişiz, takıp takıştırmışız. Ah bir de şu topuklulara alışabilsem. Bazen kendimi köyden şehre gelip gece alemlerine dalan saf kızlar gibi hissediyorum desem yeridir. Ayy bu ne şimdi yaaa, gene mi protesto var?

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”

Biz de burada bağırmasak kimsenin umrunda olmayacak tabi. Şu hatunlara bak, millet onlar için dağ taş demeden çarpışsın, vurulsun, şehit olsun; bunlar burada lay-lay-lom. İki kuruş değeri olmayan adamların gözlerine bakıp bakıp iç çekersiniz artık. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”

Şeytan diyor ki topla bunların hepsini, bir cumartesi gecesi de Doğu’nun çıplak dağlarında vur patlasın çal oynasın yapsınlar bakalım. Hem onlar için de değişiklik olur fena mı?

Yok, kardeşim yok! Kalabalığın içinde gırtlağımızı parçalıyoruz, millet bir bakıyor, sonra dönüp yoluna devam ediyor. Devir twitter, facebook devri. Bak şimdi bara gider bilmem kim @Hamam diye yayınlar. İspat mı lazım? İşte şu güzel hatunun gittiği yere kadar gidiyorum şimdi. “Sonra gelirim ben, devam edin siz.”
“Fenerbahçe, sen çok yaşa!”
“Lay lay lay lay lllaaaaaaaa yaşaaaaa Fener-bahçeeeee…” Sarhoş olduk da bunu mu söyleyeceğiz laaannn? Nasıl abazaysak artık? Ohoooo! Şuraya bakın lan, hadi gidelim.

“Hahahahahah”
“Hahahahahah”
“Hahahahahah”
“Hahahahahah”

İşte böyle… Gecenin bir köründe havada başı boş dolaşan cümleleri toplamak zor olmadı benim için. Sanki sarhoşluk istiklalmiş gibi, sanki bütün İstiklal sarhoş olmuş gibi…



Yazar: Erkan YAMAN

Beğendiyseniz paylaşıp daha çok kişinin okumasında bize yardımcı olur musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder